11 Kasım 2016 Cuma

Cuma Fotoğrafı ve Tatlı Telaş


Sabah erkenden kalkıp da bütün işleri halletmeye bayılıyorum.Yoksa bütün gün evde olmama rağmen yetiştiremiyorum hiç birşeyi.Hele bir de dışarı çıkacaksam hayatta yetişmez işler.

Tatilden döneli pek uzun zaman olmadı ama bana istanbul yolları göründü yine.Bu sefer hayırlı bir iş için gidiyorum inşallah.Kız kardeşim nişanlanıyor.O tatlı telaşı yaşamak için koşa koşa gidiyorum İstanbula.

Bu hafta hep bu yolculuğun heyecanıyla geçti bende.Ufak tefek hazırlıklar,valiz hazırlama derken cuma olmuş bile.Umarım sizin de haftanız çok güzel geçmiştir.

Herkese hayırlı cumalar ve mutlu bir haftasonu diliyorum,bol keyifler

10 Kasım 2016 Perşembe

Buluttan Herşey !!


Ben en son instagramdaki buluttan yastıklara bakıyodum.Sonra ne oldu da bu şirin şeylerle karşılaştım hatırlamıyorum.Hiç farkında değilim.

Şu saat lambaları  instagrmda görmüştüm bir kaç kere.Artık Türkiye'de de bu tarz tasarım ürünler bulunabiliyor.




Askıları da bazı mağazalarda gördüm en az 5 katı fiyatla satıldığı için almak istememiştim ama hala aklımda olduğuna göre sanırım o askılar alınacak.



Sizlere bir tadımlık bıraktım bulutlardan ben diğerlerine bakmaya gidiyorum.Hepimize mutlu günler olsun.



Kaynaklar: 1 * 2 * 3 * 4 * 5 * 6 * 7

5 Kasım 2016 Cumartesi

Harika Bir Başarı!!


İki gün önce öyle her kanalda duyurulmayan bir haber gördüm televizyonda.Kötü haberler bağıra bağıra defalarca gösterilirken böyle güzel bi haber nasıl bu kadar sessizce geçildi anlayamadım açıkcası.

Bir grup lise öğrencisi, bir yarışmada birinci oluyor.Türk öğrenciler bunlar.Yarışmacı arkadaşları ise öyle sıradan okullar değil.Dünyada en başarılı okullar sayılan Harvard ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT)...

İşte bizim lise öğrencilerimiz bu okullarla yarışıyor ve yine dünyanın en korktuğu sağlık sorunlarından birine ,kanserle savaşa, bir ışık tuttular.

Yaptıkları proje kapsamında,kansere yol açan bakterilere iki gen aktarmayı başardılar.böylece kanserin önüne geçmeyi amaçlıyorlar.

Danışmanları olan biyoloji öğretmenleri Tuğba İnanç Gök le beraber bütün yaz boyunca proje için çalışıp '' Sentetik Biyoloji '' dalında birinci oldular.

Bu kadar karamsarlığın içinde böyle bir haber daha çok duyurulsaydı da birazcık da biz gençlerimizle övünseydik.

Göğsüm kabararak izledim bu haberin tüm ayrıntılarını.Sizlerle de paylaşmak istedim bu harika başarıyı.

Yolları açık olsun,daha güzel başarılarını görmek nasip olur inşallah.

3 Kasım 2016 Perşembe

Milena'ya Mektuplar Benim Yorumum



                                                                    Milena'ya Mektuplar
Yazar: Franz Kafka. Çeviri: Murat İbrahim Çelebi

Harika bir aşk hikayesi.Gerçek ve tüm kelimelerine kadar yaşanmış.Kitabın her sayfasında bunu hissedebiliyorsunuz.
Tesadüfen tanışan Franz ve Milenanın birbirlerine yazdıkları gerçek mektuplardan oluşuyor kitap.Okumaya başlarken, mektupların karşılıklı olarak yer aldığını sanmıştım.Kitaba dair en büyük hayal kırıklığım buydu.Çünkü bu aşka sadece Franz kafkanın mektuplarından tanık oluyorsunuz.Acaba Milena ne cevap verdi? Kafka hangi olaya bu kadar kırıldı,kızdı, sevindi?
 Yarım kalıyor bazı şeyler.

 Mektuplara attığı,"Franz Kafka"imzasıyla başlayan bu samimi dostluk zamanla ikisininde içinde bulunduğu şartlar sonucunda artık sadece "senin Kafkan"  şeklini alarak tutkulu bir aşka dönüşüyor.

Kafka İlk zamanlarda haftada bir gönderdiği mektupları,zaman ilerledikçe birkaç saat arayla göndermeye başlamıştı.öyle ki aynı günde yazılıp gönderilen 3 4 mektup bile var.

Kitabı okurken o kadar heycanlanmıştım ki sanki ben kitaba ara verdiğim zaman Milena çaresizce Kafka'nın mektuplarını bekliyormuş gibi hissettim.


Peki neden sadece mektuplarla devam etmiş bu aşk derseniz,aslına yasak bir aşktı yaşadıkları...Çünkü tanıştıklarında Kafka nişanlı ve  evlilik hazırlığı içindeydi.Milena ise zaten evliydi.

Olayların bu yönü beni çok rahatsız etti.Her sayfada aşklarına tanık olurken bir yandan da kabullenemedim aslında.Tartışmaya açık bir konu olmadığı için sadece uygun bulmadığımı söyleyip gerisini sizlere bırakıyorum.

Kitapda diğer ilgimi çeken kısımlardan birisi de araştırmalarıma göre günümüzde hala bazı yerlerde kullanılan pnömatik mektuplaşma sistemi.
Dönem kitaplarındaki bu satır aralarındaki harika bilgiler beni çok heycanlandırır.Hemen kitabı bırakıp araştırırım.

Bir çeşit hava borularından  basınç sayesinde daha hızlı iletilen bu mektuplar dönemin ileri teknolojisiymiş sanırım.

Hatta bu sisteme tesadüfen istenbuldayken rastladım.Şişli Etfal hastanesinde ,bina içi dosya ve numune iletimi pnömatik sistemle sağlanıyormuş.

Bunun dışında iletişimleri ufak kartlarla ve takma isimlerle yazılan mektuplarla sağlamışlar.

Kitaptan aldığım satırlardan bir kaçını sizle de paylaşmak istiyorum.


* Bir kez daha ve bu sefer daha ısrarlı bir şekilde aynı telkinde bulunuyorum -ama beni lütden dinleme ve bana hergün yaz Milena,çok kısa olabilir,bugünkü mektuptan da kısa olabilir.İki satır da,bir satır da , hatta tek kelime bile olabilir,ama onlarsız kalırsam çok acı çekerim.

*Benim mektuplarımın seni üzdüğünü söylemekte haksız mıyım?Ama haklı olmak meye yarar?Eğer senden mektup alırsam haklıyım,ve herşeyim var.Eğer alamıyorsam ne hakkım ne hiçbirşeyim,hayatım bile yok demektir.

*hayır Milena Viyanadayken olduğunu zannettiğimiz ortak kaferimiz yok hiçbir şekilde,o zaman da yoktu.Ben kendimi yukarı doğru çekerek,parmaklığımın üstünden bakmıştım.sonra yandı ellerimle geriye düşmüştüm.Başka ortak kaderler vardır muhakkak.Dünya bunlarla dolu.Ama ben hala onları bilmiyorum.

*Farkında olmadan sık sık söylediğin gibi huzur istediğini söylerken benim mektuplarıma ihtiyacın olduğuna nasıl inanabilirim.Bu mektuplar sadece düş kırıklığı.Tedavi edilmeyecek dertler nedeniyle yazılıyorlar.Ama tedavisi mümkün olmayan dertlere sebep oluyorlar.Bu kış gününde mektuplarımın ne faydası olacak ki? yaşamak için sessiz ve hareketsiz olmak gerekiyor.Burada da orada da biraz üzün varmış.olsun ne çıkar ki?Daha derin,bir çocuk gibi uyumanı sağlar.ama dert uyurkende,uyanıkken de vücdunu ikiye bölen saban gibidir.Ve katlanılması mümkün değildir.

Bu notlardan İlk ikisi ilk mektuplardan.son ikisi de son mektuplardan.Yaşanan değişim satırlarda belli ediyor kendİni...hızlandırılmış bir şekilde bir çiçeğin yeşerip açması ve sonra da solmasını izlemek gibi geldi bana...

Kitapta kafkanın çizimlerine de yer vermişler.okuması çok keyifli bir kitaptı.Siz de okuduysanız yorumlarınızı bekliyorum.








26 Ekim 2016 Çarşamba

Amigurumi Kalem Süsü Yapımı


Merhabalar herkese,ikinci videomu da sonunda paylaşıyorum :) Bu sevimli şeyleri yaparken mutlaka blogda da paylaşmalıyım diye düşündüm ve bir de video çekeyim istedim.Amigurumi yapmaya başladıktan sonra izlediğim videolardan çok şey öğrendim.Sonuçta görerek yapmak daha kolay.Bu anlamda da belki bir başkasına yardımcı olabilirim.

Videom da yapmak isteyenlere anlatmaya çalıştım ama ne kadar anlaşılır olduğunu bilemiyorum.Belki kısa zamanda amigurumi örmeye dair daha detaylı videolar da çekebilirim.



Bu arada fark ettiniz mi bilmiyorum ama videoya başlarken oda gayet aydınlıkken bitirdiğim aşamada lambayı yakmak zorunda kaldım.Bu ufacık  parçayı örmek bile uzun bir zaman alıyor.Ben örerken sanki hemen bitiyormuş gibi sanıyorum ama aslında öyle olmuyor.


Bir de anlamı hakkında kısa bir bilgi de vermiş olayım,amigurumi  japonca bir kelime ve 
''tığ işi'' ile ''içi doldurulmuş oyuncak'' anlamına gelen iki kelimeden oluşuyor.Temeli sık iğne tekniğine dayanıyor.

Benim amigurumi serüvenim blog yazmaya başladıktan sonra başladı.Daha önce elime pek tığ yada şiş aldığım söylenemez.Ancak kısa sürede öğrendim teknikleri.


''Ay bu tavşan ne güzelmiş,şu ayıcığı da örebilir miyim acaba '' derken derken bir sürü oyuncağım oldu.

Ördüğüm diğer oyuncaklar için de instagramdaki amigurumi paylaşımları yaptığım renklilmek hesabıma göz atabilirsiniz :)


Videom hakkında da yorumlarınızı merakla bekliyorum.
Hepimize mutlu günler diliyorum.










24 Ekim 2016 Pazartesi

Amaçsız Amaçlı Gezmelerim


Uzunca bir tatil sonrası rehavete kapıldım sanmayın.Buralara uğrayamadım pek ama boş durduğumdan değil.Sürekli birşeylerle uğraşmaktan ne fotoğrafla uğraşabildim ne de yazı yazmakla.Biraz yoruldum sanırım işlerden azıcık mola verdim diyebiliriz.Artık bol bol fotoğraf çekip paylaşım hazırlayabilirim.

Yaptıklarımdan önce İstanbuldayken en çok gittiğim yer olan eminönünden bir kaç fotoğraf paylaşmak istedim sizlerle.Mini bir eminönü turu diyebiliriz yani.

Alışveriş yaparken sadece tezgahlara bakmıyorum etrafıma da doyasıya bakarım.Sokaklar ,o eski binalar ,kalabalık,alışveriş yapanlar bu koca çerçevede minik minik ayrıntılar hepsi.


Malum eminönü dediğimiz yer koskoca bir dünya.Aklınıza gelen birçok şeyi bulmak mümkün,Tabi doğru şeyi doğru yerde aradığınız sürece.Çünkü bir çok sokak,sokaklarda da bir sürü han ve hatta hanlar içinde katlar bile sattıkları malzemelere göre ayrılmış durumda.



En çok ziyaret ettiklerim,renk renk çeşit çeşit aklınıza gelen her tür ip için kürkçü han,kırtasiye ve ham ahşaplar için sabuncu han ve takı malzemeleri için de marpuççu handır.




Hazır eminönündeyken bir de karşıya geçip Kadıköy'de gezmeden olamazdı.







Her eminönü dönüşümde artık gitmem diyorum.Bütün gün o dükkan senin bu dükkan benim dolaşırken yorulduğumu anlamıyorum ama eve dönüş yolunda başlıyor yorgunluk.Sonra hop yeni bir şeyler geliyor aklıma bir bakıyorum malzemeler eksik,ertesi gün kendimi eminönü yollarında buluyorum.

Benim eminönü gezim bu kadarcıktı.Bir gezi paylaşımım olacak tabi fotoğrafları düzenleyebilirsem :)
Herkese mutlu bir hafta diliyorum.












21 Ekim 2016 Cuma

Minik Bir Merhaba / Just '' hi ''


Evime geldim gelmesine ama kendime daha yeni geliyorum sanırım.Çünkü ne fotoğraflarımı düzenleyebildim ne yeni yaptıklarımın fotoğraflarını çekebildim ne de  henüz bir paylaşım yapabildim.Planlarım hiç de böyle değildi oysaki.Ben yapıp yapıp kenarda biriktirdim galiba.Ama hepsini sıraya koydum gibi.

Şimdilik minik bir merhaba demiş olayım cuma vesilesiyle :) En kısa zamanda aranızdayım :)

Mutlu bir hafta sonu diliyorum herkese 


Finally I come back to my home but it will take time to come back to blog and posts.
There are lots of photos which are waiting to organize and share.
It seems I only collected my handmades.But I will take new photos in short time and will share here with you.
Just come here to say hi to weekend.
Have a good day and weekend.

16 Eylül 2016 Cuma

Mim başlattım-Okula Dönüş!


Hazır okul telaşı hepimizde doruklara ulaşmışken bir mim de ben başlatayım dedim.Okulla ilgili paylaşımlar haberler derken aklımda hep okul anıları döndü dolaştı.Sizin de anılarınızı merak ettim.Keyifle cevaplarsınız umarım.

Hemen başlıyorum sorulara

1. Okul döneminiz boyunca yaşadığınız en komik/en utandığınız olay neydi?

Ben lise boyunca uzun boylu olmama rağmen hep en önde oturan derslerle , öğretmenlerle arası hep iyi olan bir öğrenciydim.Sınıf arkadaşlarımda severdi ama arada öğretmenlere ödevleri hatırlatan gıcık öğrenci tarafım tutardı ve bir anda oklar bana çevrilirdi.

Bir gün sabah okula geldik.Ders öncesi törenimizi yaptık,sınıflarımıza geldik.Sırama doğru herzamanki gibi yürüdüm geldim bir anda şok oldum.Öylece masamın üzerindekilere baka kaldım.

Sınıfımızın müzip öğrencileri bir tutam! otu sermiş sıramın üzerine :D 
Gülsem mi kızsam mı bilemedim temizledim oturdum sırama :) 



2.Öğretmenlerinizle ilgili aklınızda kalan komik anılarınız var mı?

Hepimizin okul hayatı boyunca ailemizden çok gördüğü kişiler öğretmenler ve sınıf arkadaşlarımızdı.O kadar çok zaman geçirdikten sonra her birinin yeri tabiki bizde apayrı oluyor.Unutamıyor insan.Ben şu anda bile bir öğretmenimle konuurken heyecanlanırım.ne diyeceğimi bilemem bir türlü.

Hepsine saygım ve sevgim hep sonsuzdu...

Anılardan bahsedecek olursak, liseye yeni başlamıştım.O zamanlar hazırlık sınıfı vardı.Sadece konuşma ve dinleme üzerine olan bir dersimiz vardı.Öğretmenimiz oldukça kilolu bir erkek öğretmendi.
Elinde içi boş olduğu belli olan bilgisayar çantası ile girdi.Çantasını masaya koydu.Konuşmaya başladı.Birden çantasından bir yüz havlusu çıkardı.yüzünü silmeye başladı.Pek alışık olmadığımız bir şey olduğu için o zaman çok şaşırmıştık.Özellikle de silme şekli çok komikti. Sanki cam siler gibi tüm yüzünü havluyla kurulaması hala gözümün önündedir.

3.Hala etkisini yaşadığınız ve hayatınızı yönlendirmenizde etkili olan bir öğretmen öğüdünüz var mı?

Sadece dersleri değil hayatı da onlardan öğrendiğimiz bir gerçek.Matematik öğretmenimiz bize her zaman korktuğunuz her neyse onun üstüne gidin.Siz korkmaya devam ettikçe dağ gibi büyüyen sorunların üstüne gittikçe küçüleceğini söylerdi.

4. En sevdiğiniz ders hangisiydi?

ortaokuldayken en sevdiğim ders türkçe dersiydi.Okuma parçalarını  okumayı, altındaki soruları cevaplamayı konu hakkında sınıfca tartışmayı çok severdim.Tenefüslerimi ve tüm boş zamanlarımı kütüphanede geçirirdim.

Liseye geçince artık ilgi alanım sayısala doğru kaydı.Özellikle fizik ve matematik derslerinde o kadar odaklanırdım ki sınıfta sadece öğretmen ve ben varmışız gibi hissederdim



5. Ve son olarak da favori kırtasiye ürününüzü sorayım.

Hepsi diyeceğim,kalemler silgiler kağıtlar bayılırım hepsine. Gerçekten okul hayatım bitmesine rağmen hala okula gider gibi sürekli kırtasiye alışverişi yaparım.Aralarında bir tanesini seçmem gerekirse de dosyalar diyebilirim.Herşeyi düzenleyip kaldırabileceğim renk renk desen desen dosyalarımı çok severdim. 

yazımı sıkılmadan buraya kadar okuyan herkesi mimliyorum.
Tabiki soruların hepsini yanıtlamak zorunda değilsiniz.umarım sıkılmaz ,zevkle yanıtlarsınız.Herkesin cevaplarını merakla bekliyorum.


9 Eylül 2016 Cuma

Upuzuun Bir Tatil!



Geçen bayram evde kalmış olanlar olarak bu bayram,tatilin tadını dibine kadar yaşamaya gidiyoruz.Pazar günü yola çıkıyoruz inşallah.istanbul izmit arası mekik dokumalar ziyaretler gezmeler başlıyor.

Neredeyse bir ay sürecek olan bayram tatilimiz için çok heyecanlıyım.Aile ziyaretlerimizden sonra da kısa bir kapadokya turumuz olacak.

Herkese şimdiden hayırlı bayramlar güzel mutlu tatiller diliyorum.

Hayırlı cumalar :) 

8 Eylül 2016 Perşembe

Çiçekli Kavanozlarıma Salça Yaptım


Boyumdan büyük işlere kalkıştım demiştim ya size,işte bütün bu işleri bitirmiş olmanın gururuyla yazıyorum şu anda :) 

Kışlık erzak hazırlamayı pek bir severim aslında.Dolaba fasulye,barbunya,çeşitli meyveler koyarım hep.Bazen abarttığım da doğrudur.Öyle doldurmuşum ki buzluğu portakal ve elmalarla yeni portakallar çıkmak üzere ama ben hala geçen senenin portakallarından meyve suyu yapıyorum.Bitecek gibi de değiller...


Meyveleri yıka, doğra at buzluğa sebzeleri de aynı şekilde.Bundan daha büyük çaplı bir işe daha önce girişmemiştim hiç.Geçen seneki domates konservesini saymazsak.İlk kez geçen sene domates konservesi yaptım.O da en basitiydi sanırım.Topu topu 5 kg domatesi sadece yıkayıp,kabuklarıyla robottan geçirmiş ve kaynatıp kavanozlara doldurmuştum.Sonra da her bir kavanozu açarken kasım kasım kasıldım ki sormayın :D

Bu sene işleri biraz daha büyüttüm.Tam tamına, 18 kg domatesin kabuklarını soyup doğradım.Bir kısmını konserve yaptım.Kabukların tamamını  ve doğranmış domateslerin bir kısmını da salça yaptım.

İlk defa yapmama rağmen çok da zorlanmadım.Tek zor kısmı kabukları soyup doğramaktı.
Benim gibi acemiler de yapmak ister diye en basit şekilde anlatmaya çalışıcam.

*  Doğranan domatesler büyük bir tencerede kaynatılır.

*  Turşu tuzu olarak da geçen kalın tuz atılır.  

* kaynayan domates blendırdan geçirilir.

*artık sos kıvamında olan domatesler ince süzgeçten geçirilerek,posası da ayrılır.
burada posa kısmını çok iyi sıkmak gerekiyor.tüm suyu süzülmeli.
 

*Son olarak da domates suyu genişce tepsilere koyularak güneşte koyulaşmaya bırakılır.
Bir kaç güne kadar salça hazır olmu olur.Gün içerisinde bir kaç kere karıştırarak kontrol etmeniz de gerekir.
Son bir not olarak da kullandığım domates yumurta domates denen bursa domatesiydi.Kabukları daha ince olduğu için bu domates tercih ediliyor sanırım

Salça serüvenim bu şekildeydi.Salçaların koyu kıvama geldiğini gördükçe ve domates kokusu tüm eve yayıldıkça daha da bir mutlu oldum bu işe giriştiğime.

Hele bir de salçamı böyle güzel çiçekli süslü püslü kavanozların içine doldurdukça bir kere daha iyi ki yaptım dedim.


 


2 Eylül 2016 Cuma

Hayırlı Cumalar !




Selamlar herkese,hayırlı cumalar.Bir hafta daha bitti.Tam telaşların olduğu bu ayları çok seviyorum.Okul telaşı,bayram telaşı,yaz aylarını bitirme telaşı.Günler dolu dolu geçiyor.

Bir de ben boyumdan büyük işlere kalkıştım ki sormayın.Üstesinden geldim gibi.ayrıntıları paylaşıcam sizlerle de :) önceden biraz meraklandırayım dedim.

Bu arada planımızda kısacık bir kapadokya turu vardı ancak tur şirketinin yaptığı son dakika değişikliğiyle ertelemek zorunda kaldık.Yoksa bu pazartesi kapadokya manzaralı,balon fotoğraflarıyla dolu bir post hazırlayacaktım ama kısmet değilmiş.

Bende durumlar şimdilik böyle herkese hayırlı cumalar mis gibi bir hafta diliyorum.

31 Ağustos 2016 Çarşamba

Bu Güzel Bebeğin Bir Duyurusu Varmış!


Herkese merhabalar.Blogumu ilk açtığım zamanlar kendime uğraşı ararken bu el örgüsü oyuncaklarla tanıştım ve ördükçe bağımlısı oldum.
Bir de paylaşmayı seven biri olduğum için de etrafimdakiler de bundan nasibini aldılar.komşularıma,arkadaşlarıma kısacası "ayy bunlar ne tatlı" diyen herekese, hatta tığ tutmayı bilmeyen arkadaşıma bile öğretmeyi başardım:)

Ayıcığı,tavşancığı,kaplumbağası , bebekleri derken kocaman bir kutu örgü oyuncaklarla doldu taştı.

Instagram hesabım minikareyi biliyorsunuz.blogumdaki paylaşımlara yer veriyorum.
Bir de bu özel oyuncakları paylaştığım renklilmek hesabım var.Bir de kardeşime de bu örgü merakını bulastirdigim için onun hesabı mavililmek var.

İşte şu anda bu fotoğraftaki güzel bebeği takipçilerimizden birisine hediye etmek istedik.Tüm şartlar çekiliş fotoğrafının altında yazıyor.

Katılmak isteyenleri bekliyorum mutlaka :)

18 Ağustos 2016 Perşembe

İlk Video Denemem ve Baykuşlu Makas Kılıfım


İnstagramda, pinterestte her hangi bir blogda gördüğüm bir şeyi beğendiysem imkanı yok yapmadan duramam.Benzerini şu kuzulu battaniyede de yaşadım(Gözatmak için buyrun) şişle örgüden pek anlamasam da nasıl yapıldığını az çok çözdüm ve hemen giriştim yapmaya.battaniyeyle ilgili de nasıl yaptım paylaşımını da hazırlamak istiyorum özellikle instagramdan çokca soru geldi çünkü.


Şimdi gelelim bu paylaşımın konusu olan bu sevimli makas kılıflarına.Baykuş deseni her ne kadar moda olsa da ben pek sevemedim.Kolyeleri, yastık kılıfları ,tişörtleri akla gelebilecek her yerde baskıları ,resimleri mevcut.


Şu şirin makas kılıfına vurulmasam hayatta etaminde baykuş işleyeceğim aklıma gelmezdi.Üstelik bir tane işlemekle de kalmadım tam 3 tane baykuşlu makas kılıfım oluverdi 2 gün içerisinde.Madem dedim ilkleri yaşıyorum o zaman Youtube kanalım da olsun çekeceğim bir kaç videomu da paylaşayım istedim ve sıvadım kolları.


Fotoğraf çekmeye benzemiyormuş hiç.Yardımcı mutlaka şart.Acemilik videomu da böylece eşimin yardımlarıyla çekmiş oldum.''Olmadı baştan'' itirazlarıma rağmen sabredip tamamlamama yardım ettiği için de çok teşekkür ederim :)


Birazda kılıftan bahsedelim.

Malzemeler:
11count etamin (17cmx10cm ve 10cmx10cm)
baykuş şablonu
istediğiniz renklerde muline ipler

Kılıfı nasıl yaptığımdan bahsedecek olursam,öncelikle baykuş şablonunu iki kısıma ayrırarak kafasını büyük etamin kumaşına alt kısmını da küçük etamin kumaşına işledim.burada şablonu her iki kumaşın da üst kısmına getirerek işlemek gerekiyor.



işlemeler bittikten sonra birleştirme aşaması var ki,hiç dikiş bilmediğim için kaç kere söküp diktim hatırlamıyorum.


Dikim aşamalarını videomda sizler için anlatmaya çalıştım.



Umarım bu şirin kılıfı siz de beğenmişsinizdir.Yorumlarınızı merakla bekliyorum.

Not: İnstagram hesabım @minikaree   sevimli amigurumilerimi paylaştığım @renklilmek
        Facebook sayfam: minikare


16 Ağustos 2016 Salı

Yakama Kondursam Ya ! / Adorabla Collars !



Zaman zaman bazı şeylere takıntılı oluyorum.Şu sıralar  ilgimi böyle küçük,parlak kolyeler çekiyor.Öyle çok fazla takı takan birisi de değilim ama şu aralar nedense takıp takıştırasım var.ufacık da olsa parlak minik bir küpe yada zarif,parlak bir kolye takmadan çıkmıyorum kesinlikle.

11 Ağustos 2016 Perşembe

Deneme Bir İki...Deneme...



Son zamanlarda pek örgü öremiyorum.Sıcaklar bir yandan sıcak gündem bir yandan derken canım hiç de istemiyor bişeyler örmeyi.Hazır ilgim başka şeylere kaymışken ben de bol bol blog ziyaretleri yapıyorum,kitap okuyorum,masa başında öyle kendi kendime uğraşıyorum.


Ne yapsam ne yapsam diye kitaplığıma şöyle bir bakınırken aklıma boyama kitabım geldi.Uzun zaman oldu elime almayalı dedim.Tam topladım boyaları oturdum masanın başına derken bu sefer de aklıma kaligrafi kalemim geldi.Evlenirken davetiyelerimi yazmak için almış arada bir canım sıkılınca da ufaktan bişeyler yazmıştım.


instagramda da güzel yazı ve kaligrafiyle ilgili videoları izlemeyi çok severim.takip ettiğim hesaplara şöyle bir göz gezdirdim ve aldım kağıtları kalemleri başladım kaligrafi denemelerine
çizdikçe ve yazdıkça  pek bir hoşuma gitti.Burası böyle mi olsun rengi nasıl olsun yazı şekli ne olsun derken saatler aktı gitti.
.Boyama kitabı rahatlatır beni ama bu  daha da rahatlattı.


Bir iki kaligrafi denemesini duvara asmayı düşünüyorum.Hep hayalimde duvarlarını birsürü çerçeveyle süslediğim bir hobi odası var.el nakışlarıyla,kaneviçe işlemeleriyle,güzel yazılarla ,kaligrafilerle süslü rengarenk bir duvar.Hayal etmek güzel şey.Gerçek olsa daha güzel olur tabiki.


Yorumlarınızı ve eleştirilerinizi bekliyorum.Ben sevdim bu güzel yazı işini.Belki eleştirilerinizle daha güzel şeyler çıkabilir ortaya.