Yazar: Franz Kafka. Çeviri: Murat İbrahim Çelebi
Harika bir aşk hikayesi.Gerçek ve tüm kelimelerine kadar yaşanmış.Kitabın her sayfasında bunu hissedebiliyorsunuz.
Tesadüfen tanışan Franz ve Milenanın birbirlerine yazdıkları gerçek mektuplardan oluşuyor kitap.Okumaya başlarken, mektupların karşılıklı olarak yer aldığını sanmıştım.Kitaba dair en büyük hayal kırıklığım buydu.Çünkü bu aşka sadece Franz kafkanın mektuplarından tanık oluyorsunuz.Acaba Milena ne cevap verdi? Kafka hangi olaya bu kadar kırıldı,kızdı, sevindi?
Yarım kalıyor bazı şeyler.
Mektuplara attığı,"Franz Kafka"imzasıyla başlayan bu samimi dostluk zamanla ikisininde içinde bulunduğu şartlar sonucunda artık sadece "senin Kafkan" şeklini alarak tutkulu bir aşka dönüşüyor.
Kafka İlk zamanlarda haftada bir gönderdiği mektupları,zaman ilerledikçe birkaç saat arayla göndermeye başlamıştı.öyle ki aynı günde yazılıp gönderilen 3 4 mektup bile var.
Kitabı okurken o kadar heycanlanmıştım ki sanki ben kitaba ara verdiğim zaman Milena çaresizce Kafka'nın mektuplarını bekliyormuş gibi hissettim.
Peki neden sadece mektuplarla devam etmiş bu aşk derseniz,aslına yasak bir aşktı yaşadıkları...Çünkü tanıştıklarında Kafka nişanlı ve evlilik hazırlığı içindeydi.Milena ise zaten evliydi.
Olayların bu yönü beni çok rahatsız etti.Her sayfada aşklarına tanık olurken bir yandan da kabullenemedim aslında.Tartışmaya açık bir konu olmadığı için sadece uygun bulmadığımı söyleyip gerisini sizlere bırakıyorum.
Kitapda diğer ilgimi çeken kısımlardan birisi de araştırmalarıma göre günümüzde hala bazı yerlerde kullanılan pnömatik mektuplaşma sistemi.
Dönem kitaplarındaki bu satır aralarındaki harika bilgiler beni çok heycanlandırır.Hemen kitabı bırakıp araştırırım.
Bir çeşit hava borularından basınç sayesinde daha hızlı iletilen bu mektuplar dönemin ileri teknolojisiymiş sanırım.
Hatta bu sisteme tesadüfen istenbuldayken rastladım.Şişli Etfal hastanesinde ,bina içi dosya ve numune iletimi pnömatik sistemle sağlanıyormuş.
Bunun dışında iletişimleri ufak kartlarla ve takma isimlerle yazılan mektuplarla sağlamışlar.
Kitaptan aldığım satırlardan bir kaçını sizle de paylaşmak istiyorum.
* Bir kez daha ve bu sefer daha ısrarlı bir şekilde aynı telkinde bulunuyorum -ama beni lütden dinleme ve bana hergün yaz Milena,çok kısa olabilir,bugünkü mektuptan da kısa olabilir.İki satır da,bir satır da , hatta tek kelime bile olabilir,ama onlarsız kalırsam çok acı çekerim.
*Benim mektuplarımın seni üzdüğünü söylemekte haksız mıyım?Ama haklı olmak meye yarar?Eğer senden mektup alırsam haklıyım,ve herşeyim var.Eğer alamıyorsam ne hakkım ne hiçbirşeyim,hayatım bile yok demektir.
*hayır Milena Viyanadayken olduğunu zannettiğimiz ortak kaferimiz yok hiçbir şekilde,o zaman da yoktu.Ben kendimi yukarı doğru çekerek,parmaklığımın üstünden bakmıştım.sonra yandı ellerimle geriye düşmüştüm.Başka ortak kaderler vardır muhakkak.Dünya bunlarla dolu.Ama ben hala onları bilmiyorum.
*Farkında olmadan sık sık söylediğin gibi huzur istediğini söylerken benim mektuplarıma ihtiyacın olduğuna nasıl inanabilirim.Bu mektuplar sadece düş kırıklığı.Tedavi edilmeyecek dertler nedeniyle yazılıyorlar.Ama tedavisi mümkün olmayan dertlere sebep oluyorlar.Bu kış gününde mektuplarımın ne faydası olacak ki? yaşamak için sessiz ve hareketsiz olmak gerekiyor.Burada da orada da biraz üzün varmış.olsun ne çıkar ki?Daha derin,bir çocuk gibi uyumanı sağlar.ama dert uyurkende,uyanıkken de vücdunu ikiye bölen saban gibidir.Ve katlanılması mümkün değildir.
Bu notlardan İlk ikisi ilk mektuplardan.son ikisi de son mektuplardan.Yaşanan değişim satırlarda belli ediyor kendİni...hızlandırılmış bir şekilde bir çiçeğin yeşerip açması ve sonra da solmasını izlemek gibi geldi bana...
Kitapta kafkanın çizimlerine de yer vermişler.okuması çok keyifli bir kitaptı.Siz de okuduysanız yorumlarınızı bekliyorum.